Ana səhifə TÜRK DÜNYASI “Türkiye`ye adımımızı attığımız andan itibaren bizi bayraklar karşıladı.”

“Türkiye`ye adımımızı attığımız andan itibaren bizi bayraklar karşıladı.”

Müəllif: Bizim Yazı
567 baxış

Bafra

Samsun`da, Bafra`da okunan ezanları dinlediğimde içime bir huzur doluyordu… –Şaire-çevirmen Terane Novruzbey Neyzen Tevfik Kolaylı Bafra Uluslararası 3. Şiir ve Edebiyat Şöleni’nden izlenimlerini anlatıyor

Bayraklar… Türkiye`ye adımımızı attığımız andan itibaren bizi bayraklar karşıladı. Nerde bir yükseklik varsa, orda hemen bir Türk bayrağı dikilmişti. Şehit kanlarının simgesiydi bu bayrak. Bu bayraklar caddelerde asılıydı, bu bayraklar benim için özlemdi. Zira, Türkiyeye ilk gidişimdi. Bu bayraklar şehre ayrı bir güzellik katıyordu. Türkiyede olduğum sürece beni gururlandıran, ama aynı zamanda zaman zaman gözlerimin dolmasına neden olan Türk insanının bayrağına duyduğu saygıydı. Bu saygı beni adeta kendimden geçiriyordu. Bayraklardan başka aynı zamanda hemen her balkon güllerle, çiçeklerle süslenmişti. Düşünsenize, bir kan, güç, kudret simgesi olan al kırmızı bayraklar ve onun hemen yanında da zerafetin, güzelliğin simgesi güzelim güller. O denli muhteşem bir manzaraydı ki… Televizyonda hep görüyoruz, türk kanallarını izliyoruz, ama bu asla televizyondan seyretmekle kıyaslanamazdı. Canlı canlı görüyordun herşeyi. Nasıl insanlar sevgiyle yaklaşıyorlar herşeye. Bayrağa, ezana, toprağa… Ezanlar… Ezandan konu açılmışken, minareler beni çok etkiledi. Benim dedem II dünya savaşında bir süre Almanya`da rehin olarak bulunmuş. Daha sonra onları Vatana götürürlerken İstanbul`a da uğramışlar. Onları İstanbul üzerinden getirmişler. O, hep bize şafak sökerken İstanbul minarelerinin güzelliklerini öve öve bitiremezdi. Benim bildiğim kadarıyla, yalnız İstanbul`da ikibin beşyüzden fazla minare var. bizim şölen için gittiğimiz Samsun`un Bafra ilçesinde de yeterince minareler, camiiler vardı. Her ezan okunduğunda benim içimi çok değişik duygular kaplıyordu. Türk insanı dinine, diyanetine ne kadar da düşkün. Modadır diye, falanca yapıyor diye değil bu dine bağlılık. Ezan sesleri… Akşam ezanının sesleri hertarafl kapladığında ben adeta uçuyordum. Açık ve net söyliyeyim, Bakü`deyken ben ezan sesinden yeterince zevkalamıyordum. Bırakın, zevkalmağı, resmen içim daralıyordu. Aklıma şehit olan kardeşim, gazi olmuş abim geliyordu ve bulut bulut doluyordum. Ezan okuyan müezzinin sesi sanki cehaleti andırıyordu. Ne gariptir ki, Samsun`da, Bafra`da okunan ezanları dinlediğimde içime bir huzur doluyordu. Kesinlikle hüzünlenmiyordum. Tam tersi, içim içime sığmıyordu. Ne farkı vardı, işte ben bunu anlayamıyordum.

Ve buruk bir şölen başlıyor… Daha sonra şairler toplandılar geldiler. En değişik bölgelerden. Inanır mısınız, ilk kez gördüğüm insanlar o denli canayakınlardı ki, şaşırıyordum. Öyle bir sıcaklık vardı ki, armızda. Sanki çocukluk arkadaşlarıydık. Benim için orda sürprizler de varmış meğerse. Benim bilmediğim, aynı zamanda beni mutlu eden ve bana hoş anlar yaşatacak sürprizler. Mesela, Kuzey Kıbrıs`tan Arif beyin geleceğini söylediler. Arif bey geldi ve belli oldu ki, bu değerli şairimizin Bakü`de yayınlanan “Gözlerimdeki sen” kitabını sayın prof. Dr. Elçin İskenderzadeyle beraber ben uygunlaştırmışım. Aslına bakılırsa, sayın Ünal Kar`la tanışmama da, bu şölene katılmama da, “Vektör” yayınlar evinde uyguladığımız kitaplar neden olmuştu. Arif bey benim onun Bakü`de yayınlanan kitabının uygulayıcısı olduğumu bildi ve bana teşekkür etti. Inanın, o an dünyalar benimdi. Herşey değer kazanmıştı gözümde. Düşündüm ki, bizim yaptığımız işler değersiz değilmiş. Bir yerlerde bunları biliyorlarmış ve zaman zaman bu yapılan işler değerlendiriliyormuş. Izmir`den gelen şaire Aynur Açıkgöz, yahut şaire, yazar Münevver Düver bana Terane Musayeva isminin asla yabancı olmadığını söylediklerinde içim içime sığmadı. Sonuçta, bu benim memleketimin tanınmasıydı aynı zamanda. Açıkcası, ilk gittiğimde, nasıl olacak diye bir kaygı vardı içimde. Ne olacak, nasıl olacak diye düşünüyordum. Insanların hepsini tanımıyorum, etmiyorum, kimler var bilmiyorum, bildiğim sadece birkaç isim, hepsi o kadar. Ama Türkiyeye varınca yanıldığımı anladım. Orda insanlar o denli canayakın, o denli içtenlerdi ki, bu kaygımın boşuna olduğunu farkettim. Farkettim ki, aslında bu insanlar bizim çocukluk arkadaşlarımız, okul yıllarından tanıdıklarımız. Hiç yabancılık duymadım. Bırakın, yabancılık duymağı, kendimi öz Vatanımda hisettim. Düşünün, Samsun`un Bafra ilçesine yeni varmıştık. Telefonumun şarjı bitmişti. Bir ihtiyar kadından rica ettim “telefonumu şarja takabilir miyim?” – diye. Azerbaycan`dan geldiğimi öğrendiğinde, hiç düşünmeden beni eve buyur etti. Kahve, çay, ya da meyva ikram etmek istedi. “Siz bizim canlarımızsınız” – dedi. Eczanelerde, marketlerde aynı içtenliği, sıcaklığı duydum ve hisettim. Bu bizim gerçekten de yıllar önce Ulusal liderimiz Haydar Aliyev`in söylediği “bir Millet, iki Devlet” söylevinin ispatıydı. Edebiyatımızı biliyorlar, ama klasiklerimizi daha fazla biliyorlar. Mesela, Bahtiyar Vahapzadeyi. Bir de sosyal sitelerden tanıdıkları, bildikleri şairlerdi tanıdıkları… Manisa’nın Soma İlçesinde maden ocağında meydana gelen kazada hayatını kaybeden işçilerin hüznü şölene damgasını vurdu. Türkiye’de ilan edilen milli yas nedeniyle şiir şöleni kapsamında öngörülen müzik ve eğlence programları iptal edildi. Etkinlik 15 Mayıs’ta bölgede turistik yerlerin ziyaret edilmesiyle başladı. Altınkaya Barajı, su altında kalan köyün minaresi bulunan Boğazkaya, Asar Kaleleri’nin ziyaretinden sonra, Neyzen Tevfik Kolaylı’nın köyü Kolay’da bulunan anıtına çelenk koyuldu. Aynı gece Balkan Göçmenleri Kültür ve Dayanışma Derneği (BAL-GÖÇ) Bafra Şubesi ziyaret edildi. Burada konukları BAL-GÖÇ Bafra Şube Başkanı Memduh Aksu, Balkan Türkleri Konfederasyonu Başkan Yardımcısı İzzet Altuntaş ve Türkiye Emekliler Derneği Bafra Şube Başkanı Turgut Seden karşıladılar. Daha sonra Bafra Musiki Cemiyeti binasında verilen yemeği Bafra Belediye Başkanı Zihni Şahin de onurlandırdı. Aynı gece etkinliğin resmi açılışı yapıldı. Burada katılımcılar kısada kendini tanıttıktan sonra etkinlikle ilgili duygu ve düşüncelerini paylaştılar. Program iki yetenekli çocuğun (Polat ve Naz) İstiklal Marşı ve bayrak şiirlerini okuyarak sona erdi. Ertesi gün Bafra Kaymakamı Ali Katırcı ile Bafra Belediye Başkanı Zihni Şahin katılımcı şairleri makamında ağırladılar, Neyzen Tevfik Kolaylı ile ilgili başka projeleri paylaştılar. Ayrıca Bafra Müzesi ve Kuş Cenneti gezildi. Şairler ayrı gruplara ayrılarak çeşitli okullara giderek öğrencilerle söyleşiler gerçekleştirdiler. Bulgaristan temsilcileri, Bafra Mustafa Kemal Ortaokulu öğrencileriyle görüştüler. Burada okul müdürü Mustafa Kurt tarafından hazırlanan teşekkür belgesi sunuldu. Aynı gece Alaçam İlçesinde öngörülen şiir şöleni yasın devam etmesi nedeniyle iptal edildi. Cumartesi günü de Samsun ziyaret edildi. Burada şairler Türkiye Cumhuriyetine giden yolda, büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün ve 18 kader arkadaşını Samsun’a getirip, milli mücadelenin başlamasına vasıta olarak önemli bir görev yapan Bandırma Vapurunu ve Batıpark’ta bulunan Amazon Köyünü görme fırsatı buldular. 17 Mayısta Bafra Belediyesi Kültür Sanat Merkezinde düzenlenen şiir şöleninde Soma`daki 301 şehide ithafen okunan şiirler yürek burktu. Resmi konukların bulunmadığı şölende Samsun Valisi Hüseyin Aksoy, Samsun Milletvekili Mustafa Demir, Bafra Belediye Başkanı Zihni Şahin tarafından gönderilen tebrik mesajları okundu. Şölen programı şehitlerin anısına saygı duruşu ve İstiklal Marşı ile başladı. Bafra Musiki Cemiyeti Şiir Kulübü Başkanı Fatma Hatun Esen’in açılış konuşmasının ardından Bafra Musiki Cemiyeti Başkanı Namık Anarat da konukları selamladı. Konuşmaların ardından sahneye Mehmet Akif Ersoy’un torunu Selma Argon çıktı. Soma ile ilgili taziyelerini sunduktan sonra katılımcılara Mehmet Akif Ersoy`u anlatan Selma Argon, kızkardeşi Ferda için dedesinin yazdığı Ferda Kadın adlı şiirini okudu. Bafralı ney ustası Furkan Topcu’nun ney resitali ile başlayan programda sırasıyla KKTC Cumhuriyetçi Türk Partisi Milletvekili Dr. Arif Albayrak, Aynur Açıkgöz, Gürcistan’dan Prof. Lile Tandileva, Resmiye Mümin, Kazakistan’dan Doç. Dr. Sevil Piriyeva, İzmir’den Ayşe Manav, Gürcistan’dan Prof. Maia Kikvadze, KKTC’den Dervişe Güneyyeli Kutlu, Azerbaycan’dan ben ve Malahat Hasanova, Tokat’tan Yıldırım Akgül,Ünal Kar, Adana’dan Münevver Düver, Kastamonu’dan Ziver Kaplan, Ankara’dan Nursen Kurban ve Bafra’dan Burhan Güven ve Oktay Zerrin sırasıyla duygularını dile getirerek şiirlerimizi okuduk, Soma faciasından dolayı gözyaşlarımızı zor tuttuk.

“Elmas” dergisi… Gurur kaynağım… Azerbaycan`da editörü olduğum “Elmas” dergisinin Azerbaycan`la beraber Türkiye`de de bu denli bilinmesi içimi kabarttı. Okullarda yaptığımız söyleşilerde liseli çocuklar “Elmas” dergisinde şiirlerinin yayınlanmasını isteyince gözlerim bulut misali doldu… Türkiye, Samsun, Bafra benim hayatımda işte böyle yer edindi kendisine… Önemli not: Sonda siteniz aracılığıyla o günleri bizlere yaşatan başta Fatma Hatun Esen Habrak olmakla tüm organizatörlere ve ayrıca Aysel anneye ve Tekin abiye kendi şükranlarımı sunuyorum…

Kaynak: //www.azkultur.blogspot.com/2014/06/saire-cevirmen-terane-musayeva.html

You may also like

Şərh yaz

Layihə haqqında

Sayt Azərbaycan Respublikasının Qeyri-Hökumət Təşkilatlarına Dövlət Dəstəyi Agentliyinin maliyyə yardımı ilə hazırlanmışdır.

Saytın məzmunu

Saytın məzmunu Dünya Gənc Türk Yazarlar Birliyinin cavabdehliyindədir, Azərbaycan Respublikasının Mədəniyyət Nazirliyinin mövqeyini əks etdirmir.

Bizim Yazı©2024 – Bütün hüquqları qorunur.