OSMAN SAFA AZGIN
Cep numarası: 05433973804
E – posta: osmansafaazgin4@gmail.com
2004 yılında Kayseri’nin Melikgazi ilçesinde doğdu. İlk ve orta öğrenimi Kayseri’de tamamladı. Lisans öğrenimine 2023 yılı Ekim ayında Erciyes Üniversitesi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümünde başladı. Şiire olan ilgisi nazarında edebiyat ve sanatla tanıştı. Onu, ilkin en çok etkileyen şairler genellikle mısracı ve serbest tutumda yazan şairler, hatta fikir,
sanat ve özellikle yeni şiir dünyasının oluşmasında en büyük katkısı bulunan Orhan Veli Kanık oldu. Atilla İlhan, Cahit Sıtkı Tarancı, Özdemir Asaf, Yahya Kemal Beyatlı, Necip Fazıl Kısakürek gibi şairler esinlendiği diğer şairlerdir. Şiirlerinden birkaçı dergilerde yayımlandı. Elbette, büyük Türk coğrafyasından fedai şairleri de kucakladı. Şiirlerinin yanı sıra Doğu Türkistan Edebiyatından Abdülhaluk Uygur, Özbek Edebiyatından Abdülhamit Süleyman Çolpan, Azerbaycan Edebiyatından Cafer Cabbarlı, Mikail Müşfik ile ilgili yazdığı araştırma makaleleri ulusal ve uluslararası sempozyumlarda büyük rağbet gördü. Amacı her zaman insan ve insanın bilinçaltında yatan konular ve bu konu hakkında çağdaş, milli – evrensel bir edebiyat yapmak olan şair, şiirin insana ulaşmasını sağlamak istemekte ve buna hizmet etmektedir.
SÖVÜŞLER VE YENİLGİLER
Sana son bir kez daha yenilmeye ihtiyacım var
Sesinin masumaneliği ile vicdan yapmaya
Gözlerinin doğasında aşka mağlup olmaya
Bana verdiğin yeminler ardına başkasına gülerek öldürmene…
Şehre bahar erken geldi bu sene
Dallarında pembe tomurcuklar ve yuvasından göçmeyen kuşlar
Sürekli sokakları yıkayan ılık yağmurlar ve…
Ölmeden dirilen doğanın yaşamla dansı…
Sorsan hepsi yeniden canlandı oysa canlarında cam kırıkları
Oysa hepsinin cam kırıkları insanın sövüş ve kavgaları
Ölüm bu yüzden gelmedi belki de bu sene
Kendi küllerinden bir bahar doğsun tüm güzelliğiyle
Diye düşündüğüm bu senede lafügüzaf kelimelerim
İnin cinin uyduğu şehirde benimle serzenişte…
Ne yalancı aşklar yaşıyoruz bu şehirde
İnsan aşka âşık görünürken bedenlere köle
Aşk ihtirasın elinde oynatılan bir oyuna dönüşmüş
Yeri gelince sahi duyguların harcandığı oyun adı gölge
Anlaması zor değil başına gelen yenilgiden
Ya ihtirasa köle olacaksın ya da aşka
Lakin artık ikisinde de geçmez bir leke…
Kirlenen gururlara eşlik eder sövgülerle birlikte…
Yeniden yenilmeye ihtiyacım var şiirime bir ilham için
Doğa rengi gözlerinin topraklarıma kurşunu gerek
Belki özlemden gelir bu satırlar belki sitemden
Bir soru sormam için ve yeniden ölmem için
Seni bir kez daha görmem gerek
Toparlandığım yerden yenilmem gerek…
DEMODERN
Lakayt davranışlar ve imgeler üzerine yazılmış bir piyes
Zahmet olmazsa ben bu sahneyi izlemeyeyim
Lakırdılarınız ve boş sözlerinizle günlük dersleriniz modern
Ben ise uçkurum eskilere bu dünyada demodern
Safi zararınız insana kemiksiz yapılarınızdan cehennem
Ama ve ahrazlığınızdan oluşan semada yıkıldı gök kubbem
Safi zararınız canlıya, insan olarak algılamak bana külfet
Gel de sev şimdi insanları ölmüşken rindler…
Sizin sahtekârlık oyunlarınız her kıssada ama yok hisse
Ölmüş canlar ne umrunuzda güya “-sever” herkes sözde
Yılanın dokunmadığı canlarınızda yarınlarınız siste
Görmek isteyene her şeyi anlatır da bir ezgi sağırsınız kendinize
Bana müsaade inisiyatiflik bir durum değil nesnel
Topluma ayak uydurmaya çalışan mekanikler
Dur diyende olmaz arkamdan dedim ya hepiniz modern
Dur diyeni de katarım yanıma o da ben gibi demodern
Şahsi olarak daha da inerim derinlere de kaldırır mı meşrebiniz
Bana kalırsa hepiniz düşmansınız avuntularınızı reddettiğim için
Size kalırsa hepimiz biriz; sizde ben gibi etten farkınız modernist
Evet bende etten lakin farkın eski kafalı bir demodernist
ÖC ATEŞİ
Bu topraklar ki anamın ak sütü gibi helal olan bana
Babamın namusuna tehdit olanı toprak…
Kardeşimin sesi çıktığında öldüğü yer bu vatan
Bu topraklar bana atam Mete’den kalan miras
İlteriş’e selam olsun, Kapgan’a hürmet
Tonyukuk ile Kültigin’in yanına uçmağa davet
Bilge kağana görünemem almadım geçmişten ders
Dokuz oğuz olarak düşman idik kesilmedik dikkat
Dağılıp gitti her boy bir yana, bozgunlar arasında
Bir biz kaldık da yaban kaldık… Vatanımıza parya…
Kardeşler yeni coğrafyalarda kök saldılar oralardan
Bizse buralardan silinmeye çalışıldık, elveda…
Ne ayaklanmalar yaşadık da seng-i mezar
Kaç gün, kaç gece bağırdık istiklal uğrunda
Ellerimize bir kelepçe, susturmaya çalıştılar
Yaralarımıza çareler alındı tek tek, ölüyoruz na-ilaç
Hoten’de, Akçu’da, Turfan’da başladı selalar
Dillerimizde Uygur’un marşı kalplerimizde hürriyet
Kaç şehir aldık, kaç yerden kaçtı da tatlı dilli yılanlar
Sicim sicim üstümüze akın etti zehir dolu oklar
Batı ve kuzeyin tahsiliyle vatana gelen mücahitler
Kalemle başlattı cedidi ve bitirdi yeni bir kalemle
Hepsinin gayesi hürriyet ve hepsinin şehadeti aynı
Kimi kılıç, kimi hapis, kimi de bir pusu ile uçmağa vardı
Ey Uygur’um uyan artık ölüyorsun ilaçsız uykun yeter
Beni anladığın vakitler geldi eyvah desen de halin beter
Annen kardeşin eşin… hepsi susturulduğundan cariye
İçim acır sana Uygur’um, prangalara bağlanmış pençelerinden
Kaç kişi can verdik bu yolda da sustuk, içimizde öc ateşi
Demir kapıya ulaşacağımız gün belki yarındır
Lakin bugün hala uykudayız uyanmak biçare, ses etmek bir
Kaç kızımızı daha verince cariye uyanacağız bilmem
Zulüm nedir bilmedik de korku vermeyi iyi bildik
Zulmü gördü gözlerimiz balalarımıza dokunan zehirle
Dilimizi garipsedik, garipsedik her bir şeyimizi
Ne namus bıraktılar, ne çehre asimile ettiler bizi
*** *** ***
Bundan dolayı susmuyorum değil susamıyorum artık
Varıp bir savaş daha edelim, savaş bize düğün gibidir
Beni yerle bir eden düşmana karşın Bilge Han’ıma borcum var
Bugün uyanış vakti, bir çare gerekir bu vetolara
Şimdi Abdulhalukoğluyum sözlerimden dolayı edin beni idam
Milletimin istiklali için yaptığım devrimden kellem koltukta
Lütfullah’ım, Ötkür’üm ve daha nice kalem savaşçısı
İdam ve hapislerle beni de al ölüm koynuna
Kamlar ve baksılar harlayın ateşleri kurtlar geliyor
Oğuz’un sesi Ergenekon’dan duyuluyor, Kültigin emir veriyor
Asena ve Börteçine yaraları kanarken ön safta duruyor
Ateşler daha da harlanıyor gün kıza dönüyor
Bu gece Uygur kan saçarak uyanıyor…