Oraz YAĜMUR
Türkmenistan/Aşkabat
Ömrümün bir yılını sana baĝışladım, Bakı. O sene 1972. yıldı. Hazar sakindi sular durudu. Karadan kara saçlarımı Bakının tükenmez rüzgärları okşuyordu. O rüzgär başka rüzgärdı. O rüzgärde yardan ayrılıĝın hasreti vardı. Gözyaşların nemleri vardı.
O rüzgär beni duygulardan tamamıyla doldurdu. Volkan gibi patlamaya hazırladı. Aĝır asker botlu aĝır-aĝır adım atarak Bakı’nın güzel heykellerinin karşısında dura-dura geçdim. Hazar sahilinden esen rüzgärdan, uçan kuşlardan Türkmenistana selam yollamıştım. Benim gözlerimin gamını görmüş bir güzel: “Gamlanma, asker. Zaman çabuk geçer” demişdi. O güzelin söylediĝi oldu. Zaman çabuk geçdi. Şimdi kaç yıllardır Bakı’yı özlerek saçlarıma kar yaĝdırdım. O güzel kızı da özledim. Güzellik kocalmıyor diyorlar. Vişne gibi gözleri parlayan, kömür gibi saçları rüzgara akan o güzel şimdi de güzeldir her halde!?
Güzel şehir Bakı şimdi ne haldedir!? O yıllardan beri ne kadar sular aktı, ne kadar rüzgärlar esti. Ben gemide uzakdan görünmüş Bakı’ya baktıĝımda başka bir şehir üretildiĝine gözüm yetdi.
Elbetde, her şey deĝişiyor. Bakı deĝişmiş. Bir zamanlar bende gençdim, gözlerimde yıldırım çakıyordu.
Ben yene-de Bakı’da. Bag-bahçeler, yollar kaldırımlar düzenli. En mutlu deĝişim-rus dilinin yerini şirin azerbeycanca almış. Bana Azerbeycanca her zaman maĝnı-türkü dili olarak işitiliyor. Aslında Azerbeycan kelimesi bir güzel maĝnının-türkünün bir parçası olarak duyuluyor.
Vatanım sen, yurdum sen, Azerbeycanım!
Şiir dünyamıza baş döndürsem, Kül Tekin beyden başlayarak bizim günlerimize kadar uzanan şairler kervanını hatırlıyorum. Türk dünyasının en zengin hazinelerinin biri o şairlerdir. Başka milletlerde de büyük şair az deĝil. Ama Türk dünyasının şairlerinin ayrı bir geleneĝi var. Onlar Altayda, Semerkentde, Gencede, başka bir yerde olsa da, öz köküne ine-ine , Turan havasından doya-doya şiir yazmışlar. Böyle büyük iş, tecrübe Sovetler Birliĝi zamanı çok yerlerde unutuldu ya-da yanlış yola yönlendirildi. Bir örnek vereyim: Bitevi Türk dünyasına ait olan tarih şahısları, ayrıca-da şairleri, alimleri Türki halklara haksız bölüşdürüldi. Nevai Özbek’dir, Yesevi Kazak’dır… gibi. Bu Sovet Siyasetinin gizli bir oyunlarının biriydi. Bu gerçeĝi Sovetler daĝıldıĝından sonra duyduk.
Azerbeycan Sovetler Birliĝine sürüklenmiş Türk devletlerinin arasında geçmişini unutmamış ve o zenginliĝi bizim günlerimize ödün vermeden taşımış bir ülkedir. Böyle olduĝu için Türk şiir dünyasının kerveninin başında şimdi Azerbeycan var diye kıvanç ile söyleyebiliriz. Azerbeycan şiirinin böyle kamilliĝe,böyle meşhurluĝä erişmesinde son ỳüz ỳılın Azerbeycan şairlerinin etkisi büyük oldu. Bu gerçek her solukda kendisini göstermektedir.Azerbeycan şäirlerinin şiirlerinin her mısrasında, satır arasında bu mükemmelliĝin güzel kokusu sarhoş etmekdedir.
O büyüleyici şiir dünyasını bina edenlerin arasında tebrizli Şemsin kardeşi Şehriyar var. Muhammed Hüseyin Şehriyar. Kara daglar arasında doĝup, kara daĝlar çeke-çeke geçmiş Şehriyar. Ömrü fukaralıĝa zengin Şehriar.
Daĝca vardı çamları.
Daĝca vardı gamları.
Doĝuran o daĝlardı.
Öldüren o daĝlardı.
Daĝ iki kat boy aldı.
Daĝlar gama boyandı.
Ama… Ama fukaralık ve yüreĝe basılmış kara daĝlar Şehriyarı dize çokertebilmedi. Ona bülent daĝlar yardımcı oldu, o da daĝları daha da yükseltdi. Şehriyarın damarında dolu-dolu Türk kanı kaynıyordu. Mutlaka o nedenle Şehriyar feleĝe karşı dayana bildi.
Felek! Ben Şahriyarım, bil
Gel, etme bunca namertlik.
O benim – ışkın Allahı,
Ve İran şiirinin şahı.
Şehriyar kendi şiirleri ile Türk Dünyasının parlak yıldızlarının birisi olmuştur. Ve daha büyük bir yıldız.
Türki bir çeşme olsa, ben onu derya eyledim…
…Ümidim var ki, bu derya halâ okyanus ola…
Türk Dünyasının şiir hazinesine Şehriarın eklediklerini çekere terazi bulunmaz. Şehriyar, Bahtıyar ve yine yüzlerce Yarlar toplanarak Azerbeycan şiir ordusunu ürettiler. Onlar insani aydınlıga çekme için, yalanı ve yamanı dize çokertme için mücadeleye başladılar. O şairler yüksek seslerini millete duyurabildiler. Milletin gözünü açma diye bir kelime var. Elbet gözlülerin arasında görmeyen az deĝildir. Azerbeycan şairleri şair mehri, şair dili, şair duygusu aracılıĝıyla çok-çok gözleri açmayı başardılar. Böyle şairler çok, ben tekce Mämmet Arazın şiirlerini okura hatırlatmak isterim.
Umutlar yollara serilgi kaldı.
Bu böylede oldu. Ben bu defa Azerbeycana gittiĝimde arzularımın biri—Mämmet Araz ile buluşmaktı, onun ellerini sıkmaktı. “Mämmet Araz öldü-gitdi.”dediler. Bana yalan söylediler. Mämmet Araz gibi şair olana ölüm yoktur. Onun şiirler kitabı dükanda satılırken, fiyatını öĝrendiĝimde aĝzım açık kaldı. Türkmenistana Mämmet Arazsız dönmeye mecbur oldum. Her Türk’ün yüreĝinde yuvalanmış şairi Türkmenistan halä duymuyor. Gerçektende, “Umutlar yollara serilgi kaldı”.
Bende tek kitap umudumuydu?!
Ey, Oraz Yaĝmur! Sen Mus, Mus deme, Mustafa de! Senin ayak bastıĝın eski Azerbeycan deĝil. Yüreĝi delikli Azerbeycan var. İnsan olan, yazar olan bunu duymazmı?! Bak, şehitler parkı türedi!
Vah, Azerbeycan, Azerbeycan!
Bu dünyada bulmuş baĝtım,
Yarı senin, yarı benin.
Gönüllerde kurmuş tahtım,
Yarı senin, yarı benin.
Dünyanın kara güçleri başına oyun salmak istiyorlar,Azerbeycanım! Topraĝını bölerek tükenmez kavgalara sürüklemek istiyorlar. Kafkaslarda ikinci Filistin üretmek istiyorlar. Öyle yollarla Azerbeycanı, Türkiye’yi, tüm Türk Dünyasını yükselmekten alıkoymak istiyorlar.
Düşmana göĝüs gereli,
Gerekse canlar vereli!
Karabaĝ olmaz Ermenili!
Çık topraktan Ermen ili!
Kara gözlü Azerbeycanım!Sen düşmandan güçlü olmalısın. Her nefesini, her adımını zafer için baĝışlamalısın. Elden gitmiş o topraklar bu gün geri alınmazsa düşman yine toprak ister, Bakımızda taht kurmak ister.
Geleceĝe kıyamayız.
Geleceĝe koyamayız,
Karabaĝı alacaĝız
Ya da candan olacaĝız.
Canım Azerbeycanım! Başı gamlı Azerbeycanım! Yalana karşı duramazsan seni yalana satarlar. Tek düşmanların deĝil, oysa kara kara jipliler, kara kara kapılılar arasında Karabaĝı unutturmak isteyenler yokmudur!?
Yaralı Azerbeycanım! Yaralardan tez kurtul, tez yüksel, tez güçlen! Düşmanımız kuvvetlidir, düşmanımız namertdir.
Unutma! Yeniş sana hiç zaman hediye verilmez. Onu kendin kazanacaksın. “Her ne ararsan, kendinden ara!” demiş ya büyük akıldarımız. Her bir Azerbeycanlı:
Yay isen, okun olayım,
Topraksan tohum olayım.
Siz ölmeyin, ben öleyim,
Daha ölüm görmeyelim.
demeye kuvvet bulmalıdır.
Karabaĝ Azerbeycanın genç şäirlerininde yürek yarası olmuştur. Şehriyarın, Bahtıyarın, Mämmet Arazın ve yine de yüzlerce Arazların devamı olmuş şairler gözyaş yerine kan dökerek şiir yazıyorlar.
Doĝduk Kälbäcärinden ayrı düşen Adil Cämil şairi okursanız kendinizi Kälbäcärli saymarsınızmı?! Ana yurduna- Karabaĝa hasretde kalmış o çaresiz anayı unutabilirmisiniz?!
Gözyaşı sellenip akır gafilden
Obası, oymaĝı düşür yadına-
Anam hasret kalıp ana yurduna.
Başka bir şair Ekber Goşalı kendi büyük sesiyle daĝları gümmür-gümmür gümbürdediyor. Onun sesine kulak veriniz:
Topraĝı her yerde
Şehit mezarı ile möhürlenmiş
Milletin bayraĝı düşmezmiş.
Şair Elçin Iskenderzadenin şiirlerini insan olan gözyaşsız okuyabilirmi?!
Sırası geldiĝinde söylesem, Türk Dünyasının şairlerinin arasında son 50 senede şehit düşmüş en genç şairde Azerbeycanlıdır. Ona Allah rahmetler versin.
Türkiyeli aĝabeyim, tüm Türk Dünyasının aksakkallılarından birisi Yavuz Bülent Bakilerin bir şiirinde:
Allahım ruhuma biraz huzur ver.
Üstüme okunmuş bir kaç avuç mübarek
Karabaĝ topraĝından serpilse yeter.
dediĝi mısraları okudum. Okudum ve aynı fırsatda başıma başka bir mısralar kondu:
Karabaĝda düşman görürsem,
Yumulmaz gözlerim ölürsem.
Benim büyük-büyük umutlarım var. Fazla uzaĝa çekmeden Bakıdan bana davet gelecek. “Oraz! Karabaĝda toy tutulacak. Dünyanın şairi-aydını toplanacak. Tez gel!” diyecekler.
Kollarım kanat olacak. Hazardan uçarak geçecek. Kardeşlerimin sevinç gözyaşlarına dalacak.
Yeniş! Yeniş! Yeniş!
Gönüllermiz geniş!
Ey Allahım! O günlere tez yetir! “Umudum yollara serilgi kaldı” demeli olmayayım.
(Yazarın üslubuna, dilinə toxunulmayıb.)