Osman BAŞ
Şiir, yüreğin derinliklerinde zirvedir. Yerini ve dozunu tayin etmek çok zordur.
Mısralar, dizeler ve dahi dörtlükler oluşmaya başladığı andan itibaren vücut şiire teslim olmuştur. Bütün hücreler, noktalar şiirin oluşumunda görev almıştır. Her şey şiire kilitlenmiştir.
Şiiri topyekûn vücut birlikte yazmalıdır. O zaman seviye ve amaç istenilen istikamette başarıya doğru yol alacaktır.
Şiir, bir başka deyişle duygunun dil ile bütünleşerek, ses ve estetik ile birlikte disipline edilerek ifade edişin adıdır. Şiir amacı belli olan disipline edilmiş kelimeler birlikteliğidir.
Şiirde dil yalnızca bir iletişim aracı değil, kendini ifade edişin, bir adım ötesindeki paylaşımdır.
Tanımların ara sokaklarında sesli ve sessiz düşünüşün, okunuşun fon nağmeleri eşliğinde söylenen ne ise, sözün özündeki titreşimlerle, tarzla biçimlenen yaşayışın ta kendisidir.
Tartışılmaz bir güzelliktir. Bir tas ayran serinliğinde vakte mühür vuran hoşluktur, ılık rüzgârdır, yaşamaya değer güzelliktir.
Yorgun akşamların geceye uzanışı, şafağa sefere çıkışı, dua vakti coşkusu, görünen ve görünmeyen ne varsa aydınlanıncaya dek ben olanlarla, bana olanlarla, benden olmak isteyenlerle doludizgin hayatın dört bir yanını kelimelerle ilmek ilmek dokuyuştur.
Dünya hayatında insanın yaşayabileceği her şeyi tatmışlığın sonundaki hüzünler, acılar, mutluluklar ve ölümlerin nefes alış verişinde bıraktığı ne varsa şiire yansıyan tarafında bütünlük olmalıdır.
Şiir; sağında, solunda ve etrafında birkaç tur atmış kim varsa bilir ki söz söyleme sanatıdır. Kültür seviyesi ile orantılı, bilgi ve birikimlerin ömrün her saniyesi, dakika ve saatine hâkim olmalıdır. Kültür mirasını şiirle süslemek maharet ister, yüksek seviyede bilgi ister.
Şiir söylemlerindeki feryatların, özünü söze dökemeyen, kelimelerle az çok barışık olanların kısa yoldan meramını anlatmada uzağı yakın eden ses telleridir.
Yüreğini avuçlarında tutanların söz sanatını icra ederken kelimelerle dans edişidir.
Şiir, kelimelerin sanatlaşması, gözyaşının kelimeleri ıslatışıdır.
Islanan kelimelerin akıntılarının yüreğe inişi ve dışarı çıkışıdır. İçerde ısınışı ve dışarı uzanışındaki alev alev yanışa kalp ritmi hızıyla yola çıkmanın rahatlığında olmadır.
Şiirin tanımını ve gördüğü işleri, yol yürüdüğü güzergâhı ifade etme yetki ve etkisine asla sahip değilim.
Şiiri seviyorum. Çoğu kez yazdıkça rahatlıyor, rahatladıkça ferahlıyor, o anki duygu noktamı huzura salıyorum. Âşıklara selam gönderiyor, gelen mesajları harmanlıyor, kendi içime sığınıyor, olabildiğince az kelimeyle gökyüzünün mavilikleri ve derinliğinde kayboluyorum.
Şiir, kelimelerin ortak paydası olduğunda güfteleşen mısraların ölümsüzleştiği dörtlükler kendi içinde sırlarla dolu bir akıntının tendeki ve titreşimdeki yansıması şeklinde oturup kendini dinler.
Kim bilir geçmişten geleceğe, gelen ve giden, kalan ve göçen hatta kaybolan kahramanlık dâhil, destanlara merhaba diyen hiç bitmeyen millet enerjisinin devamına yol veren köşe taşlarına renk versin, güç versin, can versin, canan olsun, ufkun öteki yüzünde Leyla olsun Mecnun’a, Yusuf olsun Züleyha’ya hayat verip, yarınlara umutla aksın.
İki binli yılların başında edebiyat dünyasındaki yolculuğuma Tokat Kümbet dergisiyle başlıyorum. Bir ara Bizim Kümbet altı sayı çıkıyor. Kümbet altında dergisi ile yoluma devam ediyorum. Edebiyat dünyasında çok önemli okullardır diye tanımladığımız kültür dergileri arasına Kümbet altında (eğitim, kültür, sanat ve edebiyat) dergisini ilmek ilmek dokumanın çok özel mutluluğunu artı ve eksileriyle yaşıyorum. Onca yokluğa, probleme rağmen büyümeye devam ediyor, 2013 yılına girerken 14 yaşında yağız bir delikanlı oluyor.
Yerel ve ulusal hatta uluslararası onlarca kültür faaliyetlerinde ev sahipliği yapıyor ya da tertip komitelerinde yer alıyor.
Kümbetinde doğum yeri de olan Tokat’ta Uluslararası Yeşilırmak Şiir Şölenleri, Uluslararası Reşadiye Şiir Akşamları, Tokatlı Şairler Buluşması yine Elazığ’da yapılan Hazar Şiir Akşamları Tertip komitesi, Uluslararası Çanakkale Şiir Akşamları başta olmak üzere sayısız programlara iştirak ediyor, katkı sağlıyoruz.
Vakit Ankara günlerinde tatlı yorgunlara yelkovan yolculuğundayken Tokatlı Şairler Buluşması’nı Ankara’da yapmak için alt yapı çalışmaları yaptığım günlerde Tokat dernek ve vakıf çalışmalarının tamamında görev alan, genç iş adamı, öğrencim ve dostum Fahrettin Alıcı hemen “Hocam Kabakçı Konağı” diyor. Programı Kümbet altında dergisi ve Tokat Dernekler Federasyonu ile birlikte yapmayı planlıyoruz.
Gönül dağlarında yüreği sevdalılar iz sürer, çiçek toplar, çisede ıslanır da yamaçlarda at biner doludizgin, sevdası hemen şuradadır. İşte şu tepenin ardında… Şiirin kıta kıta dizilişi gibi aşk bir başka oturur yüreklere, doğduğumuz ve birlikte olduğumuz, çoğunu tanıdığımız şairlerin Ankara’ya gelişinde bir elin parmakları kadar Tokat sevdalıları bir araya gelir.
Evliya Çelebi Seyahatnamesi’nde; “Âlimler konağı, fazıllar yurdu ve şairler yatağıdır.” diye bahsettiği topraklar yaşadığımız asırda da Çelebi’yi haklı çıkarır.
Kümbet dergimizde birlikte görev aldığımız, son derece mütevazı ve yüreğindeki güzellikleri ifade etmeyi kabul etmeyen mısralar arasında gülümseyen Şahin Yılmaz…
Bilge duruşu, sağlıklı tahlilleri, sağlam dostluğu ve bulunduğu mekan ve topluluğa sonuna kadar güven veren, sonuca kilitlenen, başarı ve yardımlaşmayı şiar edenin başkent günlerimde ilk arayanım ve can dost Mahmut Demiryürek Beyefendi’nin izahında zorlandığımı da itiraf etmeliyim. Şiirle ilgilenseydi edebiyatımızın derinliğinde mutlaka kendine sağlıklı ve başarı dolu yer edineceğinden asla şüphem olmayan şiir dostu, şair dostu ve Tokat sevdalısı bu temiz yüreği alkışlıyorum.
Tokat Dernekler Federasyon Başkanı Kamil Dündaroğlu’nun tam destekleri ile genel sekreteri Cemal Yavuz tertip heyeti içinde de şair tarafı ile olumlu ve her an hazır oluşuyla Kabakçı Konağı’nın Tokat gülümseyişinde önemli köşe taşlarından biri olarak aralıklarla toplanıyor, geceyi gerçekleştiriyoruz.
Baba ocağı Tokat’ta Ünal Kar var. Şairlerle görüşmelerdeki katkıları ile programın alt yapısında istenilen seviye, tertip ve düzenli oluşması için birlikte çalışıyoruz. Ünal Kar Bey’dir. Bey olmak sözlük anlamlarının dışında Anadolu’da çok özel bir ciddiyeti, güveni ve güzelliği çağrıştırır.
Tokat Dernekler Federasyonu ve Kümbet altında Dergisi 23 Kasım 2012 Cuma akşamı Altındağ Belediyesi, Hamamönü Kabakçı konağında saat 19.00-21.00 de gerçekleştirdiği gecenin basında yer alması da dostları mutlu etmiştir. Altındağ Belediye Başkanı ve Kültür hizmetlerini yürüten bütün yönetici ve görevlilerine teşekkür ediyorum.
Aynı ilde doğan ve farklı illerde yaşayan şairleri her yıl bir araya getirmenin çok tatlı ve sağlıklı güzellikleri olduğunu biliyorum.
Yüreğin, göz ile birleşip kelimeleri ıslatan sevdaları alkışlıyorum. Şiir, vücutta uyumaya başlayan bütün hücrelerin yeni baştan harekete geçmesidir. Bir yerlerde dinlenmeye geçmiş, küllenmiş, susmuş ve kurumaya yüz tutmuş ne varsa şiirin mısralarıyla dizeleşip, dörtlüklerle buluşunca ufukların ardına sefere çıkmaya hazır demektir.
Ankara’da yaşayan Tokatlı şiir severlerinde dinleyici olarak katıldığı geceye Devlet eski Bakanı Ali Şevki Erek, Tokat eski Valisi Ayhan Nasuhbeyoğlu, Keçiören Kaymakamı Nusret Dirim, Kuzey Kıbrıs Kültür Derneği Genel Başkanı Ahmet Göksan, Dünya Söz Akademisi Derneği Genel Başkanı Hayrettin İvgin, Dilsev Derneği Başkanı Uğur Kılıç, Ankara Dernekleri Federasyonu Genel Başkanı Celalettin Uludağ, Başkent Platformu Başkanı Mehmet Akyol, Anadolu Ajansı Yönetim Kurulu Üyesi Salih Melek başta olmak üzere birçok dernek, vakıf başkanları ve Tokatlı bürokratlar katıldı.
Kabakçı Konağı’nın tamamını dolduran dinleyicilerle Ankara’da toplanan şairler; tanışmak, kaynaşmak, arkadaş ve dost olmak, dahası karşılıklı birikimlerini paylaşmak ileriye yönelik yeni projelere karar vermek, uzun soluklu güzel yarınlara doğru beraber olmak anlamında birçok alanda tatlı saatleri doğdukları, yürüdükleri, koşup oynadıkları, okullu yılları, akraba ziyaretleri, anılar gibi saydıkça uzayacak olan güzelliklerle dolu bir hafta sonunu başkentte geçirdiler.
Aynı vadinin, ovanın ve dahi dağ yamaçları rüzgârlarından nefes alıp, birlikte üşüyen insanların bir araya gelmesi, doğduğu toprakların karış aralıklarında, helal alın terinin nasırlı elleri ıslatışındaki huzur ve şükür aşkını hücre hücre atar damar hareketince yaşayan gönül erlerini birlikte, tanış oluşta geriye tatlı bir gülümseyiş bırakmak için bir araya getirdiğimizi ifade ediyorum.
“Gelin tanış olalım
İşi kolay kılalım
Sevelim sevilelim
Dünya kimseye kalmaz”(Yunus Emre)
Kümbet altında Dergisi’ni 30 ülkeye ve ülkemizin hemen her yerine ulaştığını, yayın hayatında 13. yılını tamamlamak üzere olan derginin 50. Onur sayısını çıkardığını ifade ediyorum.
Ayrıca, son günlerde aramızdan ayrılan Prof. Dr. Turan Yazgan, Erol Günaydın, Neşet Ertaş, Kemali Bülbül, Abdurrahim Karakoç gibi gönül dostları, sevda çınarları ve büyük dava adamlarını saygı ve minnetle anıyorum.
“Bazen bir dörtlük, binlerce dörtlüğü yok edebilir.” denmiştir.
Doğduğum köyün yamaçlarında ne zaman çatlamış toprak görsem, üzerine bassam, üzerinde mahsul olsun olmasın mutlaka, sulanması gerekmektedir diye düşünürüm. Vatan toprağı asla kurumamalıdır.
Şiirle yıkanan ne varsa su ile dostluğunu tamamlamalı ve su gibi aziz olmalıdır. Sonra şarkılara güfte olduğunda yanması gereken ne varsa alev alev olması için gereken ne ise yaşanmalıdır.
İnce ince soğan doğrayan Hacer annemin gözlerinden akan yaşların mürekkep kadar kutlu bir aşkın şiir gibi geceyi avuçlarında tutan köy güzelliklerinden şehir ateşiyle kendine yol bulan saz ve ustalarını selamlıyorum.
Mehmet Emin Yurdakul ne güzel ifade etmiştir.
“Bırak beni haykırayım, susarsam sen matem et;
Unutma ki şairleri haykırmayan bir millet,
Sevenleri toprak olmuş öksüz çocuk gibidir.”
Her programda olduğu gibi programı gerçekleştiren adsız kahramanları vardır. Mahmut Demiryürek, Cemal Yavuz, Şahin Yılmaz, Ünal Kar, Fahrettin Alıcı, Kamil Dündaroğlu,Osman Baş’dan oluşan tertip komitesinin organize ettiği geceye birbirinden kıymetli birçok şair katılıyor.
Ahmet Günbay Yıldız, Ahmet Öztek, Ayhan Nasuhbeyoğlu, Ali Koç, Bedrettin Güreş, Cemal Yavuz, Dursun Elmas, Ertuğrul Karahan, Hasan Öğmen, Halis Aktaş, Hürrem Demirci, Mehmet Erol(Hosani), Mehmet Sevim, Mehmet Yardımcı, Osman Baş, Osman Nalbant, Süleyman Altun, Süleyman Güler, Şahin Yılmaz, Ünal Kar, Zübeyir Daras şiirleriyle geceye renk katıyorlar.
Şairler hakkında konuşmak bir şair için zordur.
Umut gülümseyen gamzelerin çizgilerinde saklıdır.
Şimdi şiirle yaşama vakti ise, şiire sevdalanıp yanmak mı gerek.
Şiiri en güzel anlatmak için yine şiir olmak gerek.
01/12/2012 / Ankara